Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklama ile 2025 yılı birinci çeyrek büyüme verilerini değerlendirdi. Yılmaz, küresel ekonomideki belirsizliklere rağmen Türkiye ekonomisinin dinamizmini koruduğunu vurguladı. Peki, bu büyüme verileri ne anlama geliyor? Türkiye ekonomisi gerçekten de dirençli mi?

Büyüme Rakamları Ne Söylüyor?

Türkiye ekonomisi, 2025 yılının ilk çeyreğinde yıllık bazda %2 büyüdü. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış yıllık çeyreklik büyüme ise %2,7 olarak gerçekleşti. Yılmaz, bu rakamların ekonominin dayanıklılığını gösterdiğini belirtiyor. Ancak, detaylara baktığımızda farklı bir tablo ortaya çıkıyor:

• Toplam tüketim büyümesi: %1,9
• Sabit sermaye yatırımlarının büyümesi: %2,1
• Kamu tüketimindeki artış: %1,2

Bu oranlar, enflasyonla mücadele kapsamında alınan kararların bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Yılmaz, mali disipline verdikleri önemi ve sıkılaştırıcı politikalardan yatırımların görece daha az etkilenmesi yönündeki çabalarını bu rakamların desteklediğini ifade ediyor.

İhracat ve Üretimdeki Durum

2025 yılı birinci çeyreğinde net mal ve hizmet ihracatının büyümeyi sınırlı oranda aşağı çektiğini belirten Yılmaz, enerji ithalatındaki artış ve zayıf dış talep koşullarının bu duruma neden olduğunu söylüyor. Üretim tarafında ise hizmetler sektörü %3,4 büyürken, tarım sektörü %2 oranında büyüdü. Sanayi sektörü ise iş günü kayıplarının etkisiyle %1,8 oranında azaldı.

İşgücü Piyasası ve Milli Gelir

2025 yılı birinci çeyreğinde yıllıklandırılmış milli gelirin 1,371 trilyon dolar seviyesine ulaştığına dikkat çeken Yılmaz, işgücü piyasasında güçlü bir görünümün sürdürüldüğünü vurguladı. Nisan ayında işsizlik oranı %8,6 olarak gerçekleşti. İş gücü ödemelerinin milli gelir içindeki oranı ise %38,7 olarak kaydedildi.

Yılmaz'ın açıklamaları genel olarak iyimser bir tablo çizse de, büyüme verilerinin detaylarına bakıldığında bazı zorlukların devam ettiği görülüyor. Özellikle ihracattaki daralma ve sanayi sektöründeki gerileme dikkat çekici. Ancak, hükümetin enflasyonla mücadeledeki kararlılığı ve mali disipline verdiği önem, ekonominin geleceği açısından umut verici olabilir. Önümüzdeki dönemde dezenflasyon sürecinin kesintisiz sürmesi ve yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı politikaların güçlendirilmesi hedefleniyor.