İngiltere ve İskoçya Futbol Federasyonları, trans kadınların kadın futbol müsabakalarına katılımını yasaklama kararı alarak spor dünyasında yankı uyandırdı. Bu karar, Birleşik Krallık Yüksek Mahkemesi'nin Eşitlik Yasası ile ilgili aldığı bir kararın ardından geldi. İngiltere'de 1 Haziran'dan itibaren yürürlüğe giren bu uygulama, İskoçya'da ise 2025-2026 sezonuyla başlayacak. Peki, bu kararın ardında yatan sebepler neler ve spor camiasında nasıl yankı buldu?

Mahkeme Kararı ve "Kadın" Tanımı

Birleşik Krallık Yüksek Mahkemesi, 16 Nisan 2024 tarihinde aldığı kararla 2010 tarihli Eşitlik Yasası'nda yer alan "kadın" tanımının biyolojik temelli olduğunu hükme bağladı. Bu karar, trans kadınların kadınlara özel alanlara dahil edilmesine ilişkin dört yıl süren bir hukuk mücadelesinin ardından geldi. Bu hukuki süreç, spor federasyonlarının bu konudaki tutumlarını yeniden değerlendirmesine neden oldu.

Federasyonların Açıklamaları ve Gerekçeleri

İngiltere Futbol Federasyonu (FA),daha önce belirli testosteron seviyeleri şartıyla trans kadınların kadın futboluna katılımına izin veren bir politika izliyordu. Ancak yeni düzenleme ile bu katılım tamamen yasaklandı. FA'nın açıklamasında, "Bu kararın, sadece kimliğini yansıtarak futbol oynamak isteyen bireyler için zorlayıcı olabileceğini anlıyoruz. Kayıtlı trans kadın sporcularla iletişim halindeyiz ve oyuna farklı şekillerde katılmalarını destekliyoruz" ifadelerine yer verildi. Bu açıklama, federasyonun hassasiyetini ve alternatif çözümler arayışını gösteriyor.

İskoçya Futbol Federasyonu da benzer şekilde, kadın futbolunun biyolojik cinsiyete duyarlı bir spor olduğunu belirtti. 2025-2026 sezonundan itibaren federasyonun düzenlediği tüm kız ve kadın müsabakalarına yalnızca biyolojik kadınların katılabileceği ifade edildi. İskoçya'da kadın futbolundaki resmi rekabetin 13 yaş altı kategorisiyle başladığı da vurgulandı. Bu karar, genç yaştaki sporcuların rekabet ortamının korunması amacını taşıyor.

Küresel Spor Politikalarındaki Değişimler

Trans bireylerin spora katılımı, küresel düzeyde de tartışma konusu olmaya devam ediyor. Bisiklet, yüzme ve atletizm gibi spor dallarındaki bazı uluslararası federasyonlar, adil rekabeti korumak ve hukuki riskleri önlemek adına benzer kısıtlamalara gitmişti. Dünya Atletizm Federasyonu, Mart ayında kadın sporcuların biyolojik cinsiyetini belirlemek amacıyla yanaktan örnek alarak test yapılacağını açıklamıştı. Federasyon Başkanı Sebastian Coe, "Bu uygulama yalnızca kadın sporunun bütünlüğünü sağlamakla kalmaz, aynı zamanda onu korur" ifadesini kullanmıştı. Bu tür uygulamalar, spor dünyasında cinsiyetin belirlenmesi konusunda yeni tartışmaları beraberinde getiriyor.

ABD'de de benzer bir yaklaşım sergilenmişti. ABD'nin eski Başkanı Donald Trump, görev süresi boyunca yalnızca iki cinsiyetin varlığını kabul eden bir politika izlemişti. Trump, trans bireylerin kadın sporlarına katılımını yasaklamayı hedefleyen bir başkanlık kararnamesi imzalamıştı. Bu kararname, trans bireylerin spor alanındaki hakları konusunda büyük bir tartışma yaratmıştı.

Sonuç olarak, İngiltere ve İskoçya'nın aldığı bu kararlar, trans bireylerin spor dünyasındaki yerini yeniden tartışmaya açtı. Adil rekabetin sağlanması ve sporun bütünlüğünün korunması gibi argümanlar öne sürülürken, bu kararların trans bireylerin spor yapma haklarını kısıtladığı eleştirileri de yükseliyor. Bu durum, spor federasyonlarının ve uluslararası kuruluşların bu konuda daha kapsamlı ve adil politikalar geliştirmesi gerektiğini gösteriyor. Gelecekte bu konuda nasıl bir uzlaşıya varılacağı, spor dünyasının gündemindeki önemli konulardan biri olmaya devam edecek.