Şırnak'ın Güçlükonak ilçesine bağlı Cehennem Deresi'nden Hakkari'ye doğru yola çıkan göçerlerin arasında yer alan 16 yaşındaki Rozerin Yıldız'ın sözleri, hayatın zorluklarını bir kez daha gözler önüne serdi. "Hiç oyuncağım olmadı" diyen Rozerin'in feryadı, göçerlerin yaşam koşullarının ağırlığını ve çocukların yaşadığı yoksunluğu acı bir şekilde ortaya koyuyor.
Göçerlerin Zorlu Yaşam Mücadelesi
Göçerler, yüzyıllardır süregelen geleneklerini devam ettirerek hayvanlarını otlatmak ve geçimlerini sağlamak için mevsimlik göçler yapıyorlar. Bu göçler, özellikle çocuklar için büyük zorluklar içeriyor. Rozerin Yıldız da bu zorlu yaşamın bir parçası olarak her gün koyunların peşinden dağlarda yürüyor, tehlikeli karayollarında yolculuk ediyor ve akşamları yorgun argın çadırına dönüyor.
Türkiye'de göçerlik, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaygın olarak görülen bir yaşam biçimidir. Göçerler, genellikle hayvancılıkla uğraşır ve hayvanlarını otlatmak için yaylalara ve kışlaklara göç ederler. Bu göçler, mevsimlerin değişimiyle birlikte gerçekleşir ve göçerler, hayvanları için en uygun otlakları bulmak amacıyla uzun ve zorlu yolculuklar yaparlar. Göçerlerin yaşam tarzı, doğayla iç içe olmalarını ve geleneklerini yaşatmalarını sağlar. Ancak bu yaşam tarzı, aynı zamanda birçok zorluğu da beraberinde getirir. Özellikle çocuklar, eğitimden uzak kalma, sağlık hizmetlerine erişimde zorluk yaşama ve oyun oynama imkanından mahrum kalma gibi sorunlarla karşı karşıya kalırlar.
Rozerin'in Sessiz Çığlığı
Rozerin Yıldız'ın "Hiç oyuncağım olmadı" sözleri, sadece bir oyuncağa duyulan özlemi değil, aynı zamanda çocukluğun getirdiği neşeden, eğlenceden ve hayallerden mahrum kalmayı da ifade ediyor. Her sabah koyunların ardından gitmek, tehlikeli yollarda yürümek ve sürekli göç halinde olmak, Rozerin'in çocukluğunu yaşamasına engel oluyor. Rozerin'in bu sessiz çığlığı, göçer çocukların yaşadığı zorluklara dikkat çekerek, onların daha iyi bir yaşam sürmeleri için neler yapılabileceği sorusunu akla getiriyor.
"Her sabah koyunların ardından zorlu dağ, tehlikeli karayollarında yürüyerek başlayan, her akşam yorgunlukla son bulan bir yaşamım var," diyen Rozerin, aslında birçok göçer çocuğun ortak kaderini özetliyor.
- Eğitim imkanlarından yoksunluk
- Sağlık hizmetlerine erişimde zorluk
- Oyun oynama ve sosyalleşme imkanının kısıtlı olması
- Çocuk işçiliği
Göçer Çocuklar İçin Neler Yapılabilir?
Göçer çocukların yaşam koşullarını iyileştirmek için çeşitli adımlar atılabilir. Öncelikle, bu çocukların eğitim imkanlarına erişimi kolaylaştırılmalı, sağlık hizmetleri götürülmeli ve oyun oynama alanları oluşturulmalıdır. Ayrıca, çocuk işçiliğinin önüne geçmek için ailelere destek sağlanmalı ve göçerlerin ekonomik durumları iyileştirilmelidir. Bu sayede, Rozerin gibi göçer çocuklar, daha iyi bir geleceğe sahip olabilir ve çocukluklarını doyasıya yaşayabilirler.
Göçer çocukların yaşadığı sorunlara çözüm bulmak, sadece onların değil, tüm toplumun sorumluluğundadır. Bu çocukların eğitim, sağlık ve sosyal gelişimlerine katkıda bulunmak, geleceğe yapılan en önemli yatırımlardan biridir. Unutulmamalıdır ki, her çocuk gibi göçer çocuklar da mutlu, sağlıklı ve başarılı bir yaşam sürmeyi hak ediyorlar.
Rozerin'in feryadı, aslında tüm göçer çocukların ortak sesi. Bu sesin duyulması ve bu çocukların yaşam koşullarının iyileştirilmesi için hep birlikte harekete geçmek gerekiyor. Onlara bir oyuncak vermek, belki de hayatlarını değiştirecek bir adım olabilir.