Arap Parlamentosu, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun "Büyük İsrail" olarak nitelendirdiği açıklamalarına sert tepki gösterdi. Yapılan açıklamada, Netanyahu'nun ifadelerinin provokatif ve uluslararası hukuka aykırı olduğu belirtilerek, Birleşmiş Milletler (BM) ve uluslararası toplum, İsrail'in işgalini sonlandırmaya davet edildi. Bu çağrı, bölgedeki gerilimi daha da tırmandırabilecek nitelikte.

Arap Parlamentosu'ndan Sert Kınama

Arap Parlamentosu tarafından yapılan yazılı açıklamada, Netanyahu'nun açıklamalarının bölgedeki barış çabalarını baltaladığı vurgulandı. Açıklamada, "Netanyahu'nun 'Büyük İsrail' söylemi, Filistin halkının haklarını gasp etmeye yönelik bir girişimdir ve kabul edilemez" ifadelerine yer verildi. Ayrıca, uluslararası toplumun bu tür provokasyonlara karşı sessiz kalmaması gerektiği belirtildi.

• Uluslararası hukuka aykırı
• Bölgesel barışı tehdit ediyor
• Filistin halkının haklarını ihlal ediyor

Arap Parlamentosu, BM ve uluslararası toplumu İsrail'e karşı daha kararlı bir duruş sergilemeye ve işgali sona erdirmek için somut adımlar atmaya çağırdı. Bu çağrı, bölgedeki tansiyonun düşürülmesi ve kalıcı bir barışın sağlanması açısından kritik önem taşıyor.

Arz-ı Mev'ud Nedir?

Netanyahu'nun bahsettiği "Büyük İsrail" kavramı, bazı çevrelerde Arz-ı Mev'ud olarak da adlandırılır. Arz-ı Mev'ud, İbranice'de "Vaat Edilmiş Topraklar" anlamına gelir ve bazı dini inanışlara göre Tanrı tarafından İsrailoğullarına vaat edildiğine inanılan toprakları ifade eder. Bu toprakların sınırları hakkında farklı yorumlar bulunmakla birlikte, genellikle günümüzdeki İsrail, Filistin, Ürdün, Lübnan, Suriye ve Mısır'ın bir kısmını kapsadığı düşünülmektedir. Bu kavram, İsrail-Filistin çatışmasının temelinde yatan önemli unsurlardan biridir.

Uluslararası Toplum Ne Yapmalı?

Netanyahu'nun açıklamaları ve Arap Parlamentosu'nun tepkisi, İsrail-Filistin meselesinin ne kadar hassas bir konu olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Uluslararası toplumun bu konuda daha aktif rol oynaması, taraflar arasında diyalog ve müzakerelerin yeniden başlaması için zemin hazırlaması gerekiyor. Aksi takdirde, bölgedeki gerilimlerin daha da artması ve yeni çatışmaların yaşanması kaçınılmaz olabilir. Uluslararası toplumun adil ve kalıcı bir çözüm için çaba göstermesi, bölgedeki istikrarın sağlanması açısından hayati önem taşıyor.