Türkiye'nin yakın tarihi, dış güçlerin etkisiyle şekillenmiş bir süreçtir. Bu yazıda, 1830'dan 2025'e kadar İngiltere ve Amerika'nın ülkemiz üzerindeki etkilerini ve Yeni Dünya Düzenleri'ne sokulma çabalarını derinlemesine inceleyeceğiz. Amacımız, okuyucularımıza gerçek tarih bilgilerini sunarak, Türkiye'nin geleceği için daha bilinçli kararlar almalarına yardımcı olmaktır.
Osmanlı'dan Günümüze Dış Güçlerin Etkisi
Osmanlı Devleti'nin zayıflamasıyla birlikte, İngiltere gibi dönemin süper güçleri, ülkenin iç işlerine müdahale etmeye başlamışlardır. Bu müdahaleler, ekonomik anlaşmalar, ıslahat istekleri ve rejim değişiklikleri yoluyla gerçekleşmiştir. Jön Türkler gibi bazı grupların Batı'ya olan hayranlığı ve içişlerimize dış müdahale çağrıları, Osmanlı'nın yıkılmasına zemin hazırlamıştır. 1830 Londra Protokolü, 1838 Osmanlı-İngiliz Ticaret Antlaşması, 1839 Tanzimat Fermanı ve 1841 Londra Boğazlar Antlaşması, İngiltere'nin Osmanlı üzerindeki etkisini gösteren önemli kilometre taşlarıdır.
Cumhuriyet döneminde ise, İngiltere'nin yerini Amerika almıştır. II. Dünya Savaşı sonrası kurulan yeni dünya düzeninde, Türkiye, Amerikan Kapitalist Emperyalizminin etkisi altına girmiştir. Soğuk Savaş döneminde NATO üyeliği ve Batı ile yakın ilişkiler, bu etkiyi daha da artırmıştır. Ancak, bazı liderlerin ve partilerin milliyetçi tepkileri, Amerika tarafından çeşitli kumpaslarla engellenmiştir. 2010 yılında Deniz Baykal'ın tasfiyesi ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun göreve getirilmesi, bu müdahalelerin örneklerindendir.
Günümüzde Türkiye ve Yeni Dünya Düzeni
2010'dan günümüze kadar, Kılıçdaroğlu, İmamoğlu, Yavaş ve Özel gibi isimler, Türkiye'yi yeniden ABD-Batı eksenine oturtma çabası içinde olmuşlardır. Özellikle 2025 Mart-Nisan aylarında CHP'nin düzenlediği protestolar ve grevler, Erdoğan'ı "tasfiye" etme amacını taşımıştır. Bu durum, Türkiye'nin hala dış güçlerin etkisinde olduğunu ve Yeni Dünya Düzeni'nde kalmaya zorlandığını göstermektedir.
Türkiye'nin bu sarmaldan kurtulması için, öncelikle tarihini doğru anlaması ve dış güçlerin oyunlarına karşı uyanık olması gerekmektedir. Milli ve yerli politikaların desteklenmesi, ekonomik bağımsızlığın sağlanması ve güçlü bir savunma sanayinin kurulması, Türkiye'nin geleceği için hayati önem taşımaktadır. İşte Türkiye'nin kurtuluş reçetesi:
- Tarihi doğru anlamak: Geçmişten dersler çıkararak geleceğe yön vermek.
- Milli politikaları desteklemek: Ülkenin çıkarlarını ön planda tutmak.
- Ekonomik bağımsızlığı sağlamak: Dışa bağımlılığı azaltmak.
- Güçlü bir savunma sanayi kurmak: Ülkenin güvenliğini sağlamak.
Bu dizi yazımızda, Türkiye'nin 1830'dan 2025'e kadar yaşadığı siyasi, ekonomik ve askeri sokulmaları ve dizaynları anlatarak, milletimizin ve devletimizin hakiki kurtuluş yollarını göstermeye çalıştık. Unutmayalım ki, bağımsız ve güçlü bir Türkiye için, bilinçli ve kararlı adımlar atmak zorundayız.
