Çanakkale'de düzenlenen ve maden şirketlerinin sponsor olduğu Su Zirvesi'nde büyük bir skandal yaşandı. Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Süheyla Doğan, zirveyi protesto etmek istediği sırada engellendi ve salondan dışarı atıldı. Bu olay, su kaynakları üzerindeki maden baskısı ve şirketlerin etkinliği konusundaki tartışmaları yeniden alevlendirdi.
Zirveye Maden Şirketleri Sponsorluğu: Tepkiler Çığ Gibi
Çanakkale Su Zirvesi'nin maden şirketleri tarafından desteklenmesi, çevreciler ve yaşam savunucuları tarafından büyük tepkiyle karşılandı. Özellikle Kazdağları bölgesinde faaliyet gösteren maden şirketlerinin su kaynakları üzerindeki olumsuz etkileri sıkça dile getirilirken, bu şirketlerin zirveye sponsor olması etik tartışmaları beraberinde getirdi. Süheyla Doğan, bu duruma dikkat çekmek ve tepkisini dile getirmek amacıyla zirveye katıldı. Ancak konuşma yapmasına izin verilmeden salondan uzaklaştırıldı.
Bu tür sponsorluklar, şirketlerin çevresel etkilerini meşrulaştırma çabası olarak değerlendiriliyor. Su gibi hayati bir kaynağın tartışıldığı bir platformda, su kaynaklarını tehdit eden şirketlerin yer alması, kamuoyunda ciddi soru işaretleri yaratıyor. Çevreciler, bu durumun şirketlerin "yeşil aklama" taktiği olduğunu savunuyor.
Aktiviste Müdahale: İfade Özgürlüğü Nerede?
Süheyla Doğan'ın zirvede konuşma yapmasının engellenmesi ve salondan dışarı atılması, ifade özgürlüğüne yönelik bir ihlal olarak değerlendiriliyor. Doğan, Kazdağları'ndaki su kaynaklarının korunması için uzun yıllardır mücadele eden bir aktivist olarak tanınıyor. Onun gibi yaşam savunucularının sesinin kısılması, çevresel sorunlara dikkat çekme çabalarını baltalıyor.
Olayın ardından açıklama yapan Doğan, "Su hepimiz için hayati bir öneme sahipken, su kaynaklarını yok eden şirketlerin bu zirveye sponsor olması kabul edilemez. Bizim sesimizi kısmaya çalışsalar da, suyun ve doğanın savunucuları olarak mücadelemize devam edeceğiz," dedi.
Su Zirvesi Ne Anlama Geliyor?
Su zirveleri, su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi, su kıtlığı, iklim değişikliğinin su kaynakları üzerindeki etkileri gibi konuların tartışıldığı önemli platformlardır. Bu zirvelerde, uzmanlar, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları ve politika yapıcılar bir araya gelerek çözüm önerileri geliştirirler. Ancak, Çanakkale Su Zirvesi'ndeki sponsorluk krizi ve aktiviste müdahale olayı, zirvenin amacına ne kadar hizmet ettiği konusunda soru işaretleri yarattı.
Bu olay, su kaynaklarının korunması ve çevre mücadelesinin ne kadar zorlu olduğunu bir kez daha gösterdi. Maden şirketlerinin etkisi altında yapılan zirvelerin, gerçek sorunlara çözüm üretmekten uzak olduğu ve kamuoyunu yanıltmaya yönelik bir araç olarak kullanılabileceği endişesi artıyor. Yaşam savunucularının ve çevrecilerin sesinin duyulması, su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi için hayati önem taşıyor.