21 Nisan 2025 Pazartesi

Morag Ekseni: İsrail'in Gazze'deki Yeni Soykırım Planı mı?

Dr. Mehmet Rakipoğlu'nun Mardin Artuklu Üniversitesi Mokha Araştırma Merkezi'ndeki analizine göre, İsrail'in Gazze Şeridi'nde yürüttüğü askeri operasyonlar, sadece askeri hedeflere yönelik değil, aynı zamanda siyasi ve demografik sonuçları hedefleyen uzun vadeli bir planın parçasıdır. Bu planın en yeni ayağını ise, Nisan 2025'te ilan edilen "Morag Ekseni" oluşturmaktadır. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun "ele geçirildi" diyerek duyurduğu bu hat, Gazze'yi doğudan batıya bölen bir güvenlik koridoru işlevi görmektedir. Ancak bu açıklama, Gazze'deki mevcut savaşın geleceğine dair karanlık bir projeksiyon sunmaktadır.

Yeniden Yerleşim İması ve Toplumsal Parçalanma

Morag Ekseni, Gazze Şeridi'nin güneyinde, Han Yunus ile Refah arasında kalan, çoğunluğu tarım arazilerinden oluşan bir bölgedir. Bu alan, savaşın başında İsrail ordusu tarafından "insani güvenli bölge" olarak ilan edilmişti. Yani Gazze'nin yoğun bombardıman altındaki bölgelerinden kaçan Filistinlilerin sığınması için önerilen yerlerden biriydi. Ancak İsrail ordusu bu bölgeleri de defalarca hedef alarak burada toplanan sivillerin güvenliğini fiilen ortadan kaldırdı. Morag adı, 1972 ile 2005 yılları arasında bölgede yer alan yasa dışı bir İsrail yerleşiminden gelmektedir. Bu isim tercihi bile, İsrail'in bölgedeki işgalci geçmişine gönderme yaparken, aynı zamanda "yeniden yerleşim" iması taşıyan sembolik bir anlam da barındırmaktadır.

Bu koridorun oluşturulmasıyla Gazze yalnızca fiziksel olarak bölünmüyor; aynı zamanda Filistin halkının sosyal ve toplumsal bütünlüğü parçalanıyor, aidiyet hissi zedeleniyor ve geri dönüş hakkı tartışmaya açılıyor.

Etnik Mühendislik Projesi ve Kantonlaştırma Planı

İsrail'in son saldırılarında dikkat çeken bir başka unsur ise, yalnızca askeri unsurların değil, aynı zamanda Gazze'nin yeniden inşasında ve savaş sonrası yönetiminde rol alabilecek sivil figürlerin de hedef alınmasıdır. Bu durum, İsrail'in Gazze'de savaşı uzatma niyetinin yalnızca Hamas'ı değil, direnişi sürdürebilecek tüm sosyal altyapıyı da ortadan kaldırma hedefinin göstergesidir. İsrail'in "Morag Ekseni" gibi koridorları askeri değil, stratejik ve siyasal bir araç olarak kullanması, çatışmanın ötesinde bir etnik mühendislik projesini gündeme getiriyor. Netanyahu'nun Morag Ekseni'ni "İkinci Philadelphia Koridoru" olarak tanımlaması da bu bağlamda okunabilir. Ocak 2025'te Hamas ile varılan ateşkes anlaşmasına göre İsrail'in Mısır sınırındaki Philadelphia Koridoru'ndan çekilmesi gerekiyordu. Ancak bu yükümlülük yerine getirilmedi. Şimdi ise yeni bir koridor açılarak, Refah'ın tamamen izole edilmesi ve Han Yunus ile bağlantısının kesilmesi hedefleniyor.

Bu, Gazze'nin kuzey-güney hattında daha önce kurulan Netzarim Koridoru gibi, kantonlaştırma planının güneydeki adımıdır. Morag Ekseni, aynı zamanda Trump döneminde gündeme gelen "Filistinlileri Gazze'den çıkarma" stratejisiyle birebir örtüşmektedir. İsrail, kantonlara bölünmüş bir Gazze meydana getirerek halkı ya göçe zorlamakta ya da askeri kuşatma ve abluka ile yaşam alanlarını kontrol altına almaktadır. Bu yaklaşım, klasik savaş stratejilerinin ötesinde, doğrudan bir yerinden etme (forced displacement) ve alan daraltma (territorial compression) politikasıdır.

Uluslararası Hukuk ve İnsanlık Suçları

Bugün Morag Ekseni, on binlerce insanın yaya olarak kaçmak zorunda kaldığı, sivil altyapının yok edildiği bir savaş hattına dönüşmüş durumdadır. Son saldırılarda 1000'den fazla sivil yaşamını yitirmiş, sağlık çalışanları doğrudan hedef alınmıştır. Bu, yalnızca savaş suçu değil, aynı zamanda etnik temizlik suçlamalarıyla doğrudan ilişkilidir. Uluslararası hukuk açısından sivillere yönelik kasıtlı saldırılar, özellikle de sağlık çalışanları ve insani yardım görevlilerinin hedef alınması, 1949 Cenevre Sözleşmeleri ve Roma Statüsü kapsamında ciddi suçlardır.

  • Sivillere yönelik kasıtlı saldırılar
  • Sağlık çalışanlarının hedef alınması
  • İnsani yardım görevlilerinin hedef alınması

İsrail'in bu koridor stratejisi, bölgeyi insansızlaştırmak, toplumsal dokuyu parçalamak ve siyasi çözüm yollarını imkânsızlaştırmak amacı taşımaktadır. Filistinlilerin parçalanmış ve birbirine ulaşamayan coğrafi adacıklarda yaşamak zorunda bırakılması, yalnızca Gazze'de değil, Batı Şeria'da da benzer biçimlerde yürütülen "böl ve yönet" stratejisinin devamıdır.

Morag Ekseni, İsrail'in Gazze üzerindeki egemenliğini kalıcılaştırmak, halkı göçe zorlamak ve bölgeyi demografik olarak dönüştürmek amacıyla geliştirdiği bir stratejidir. Bu koridor, yalnızca askeri değil, aynı zamanda psikolojik, sosyal ve politik bir yıkımın da aracıdır. İsrail'in bu stratejileri, uluslararası toplumun kayıtsızlığıyla birleştiğinde, Filistin halkı için kalıcı sonuçlar doğuracak daha büyük bir felaketin habercisi olabilir. İsrail'in bu politikaları artık bir savaş değil, sistematik bir imha operasyonuna dönüşmüş durumdadır. Bu nedenle, uluslararası hukuk mekanizmalarının harekete geçirilmesi ve İsrail'in hesap vermesi, sadece Filistinliler için değil, evrensel adalet için de zorunluluktur.

İlgili Haberler