Türkiye'nin en köklü ve güvenilir kurumlarından biri olarak bilinen Kızılay, son yıllarda ticari faaliyetleri ve artan kârı ile tartışma konusu olmaya devam ediyor. Yayımlanan 2024 faaliyet raporu, kurumun bir yılda elde ettiği 9 milyar 741 milyon 449 bin TL ciro ile dikkatleri üzerine çekti. Bu durum, Kızılay'ın bir yardım kuruluşu mu, yoksa bir ticarethane mi olduğu sorusunu yeniden gündeme getirdi.

Kızılay'ın Artan Kârı: Bir Başarı mı, Yoksa Sorun mu?

Kızılay'ın son yıllarda elde ettiği kâr artışı, kurumun ticari faaliyetlerinin ne kadar büyüdüğünü gözler önüne seriyor. Ancak bu durum, Kızılay'ın temel misyonu olan insani yardım faaliyetlerine gölge düşürüyor mu? Eleştiriler, kurumun kâr odaklı bir yaklaşımla hareket ettiği ve yardıma muhtaç insanlara yeterince destek sağlamadığı yönünde yoğunlaşıyor. Bu eleştirilere göre, Kızılay'ın kârını artırmak yerine, elde ettiği geliri daha fazla insana ulaşmak için kullanması gerekiyor.

Kızılay'ın faaliyet alanları oldukça geniş bir yelpazeye yayılıyor. Kan hizmetlerinden afet yönetimine, sosyal yardımlardan sağlık hizmetlerine kadar birçok alanda faaliyet gösteren kurum, bu faaliyetlerini yürütürken aynı zamanda ticari girişimlerde de bulunuyor. İşte Kızılay'ın bazı faaliyet alanları:

• Kan Hizmetleri: Türkiye'nin kan ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılayan Kızılay, kan bağışı kampanyaları düzenleyerek ve kan stoklarını yöneterek önemli bir görevi yerine getiriyor.
• Afet Yönetimi: Deprem, sel, yangın gibi afetlerde arama kurtarma çalışmalarına katılan Kızılay, afetzedelere barınma, yiyecek, giyecek ve tıbbi yardım sağlıyor.
• Sosyal Yardımlar: İhtiyaç sahibi ailelere gıda, giyim, yakacak ve nakdi yardımda bulunan Kızılay, ayrıca öğrencilere burs imkanı da sunuyor.
• Sağlık Hizmetleri: Hastaneler ve sağlık merkezleri aracılığıyla sağlık hizmeti sunan Kızılay, aynı zamanda ilk yardım eğitimleri de düzenliyor.

Tartışmaların Odağındaki Kızılay: Ne Yapmalı?

Kızılay'ın ticari faaliyetleri ve artan kârı, kamuoyunda farklı görüşlere neden oluyor. Bazı kesimler, kurumun ticari faaliyetlerini gelir elde etmek ve daha fazla insana yardım etmek için bir araç olarak görürken, bazı kesimler ise Kızılay'ın temel misyonundan uzaklaştığını ve ticarethaneye dönüştüğünü savunuyor. Peki, Kızılay bu tartışmaların üstesinden nasıl gelebilir?

Öncelikle, Kızılay'ın şeffaflık ilkesine daha fazla önem vermesi gerekiyor. Kurumun gelir ve giderleri, ticari faaliyetleri ve yardım faaliyetleri hakkında kamuoyunu düzenli olarak bilgilendirmesi, eleştirilerin azalmasına yardımcı olabilir. Ayrıca, Kızılay'ın elde ettiği kârı nasıl kullandığı konusunda daha açık olması ve bu kârı öncelikle yardıma muhtaç insanlara ulaştırmak için harcadığını göstermesi gerekiyor. Son olarak, Kızılay'ın gönüllülük esasına dayalı bir kuruluş olduğunu unutmaması ve gönüllülerinin katılımını artırarak, toplumla daha yakın bir ilişki kurması önem taşıyor.

Kızılay'ın geleceği, kurumun bu tartışmalara nasıl yanıt vereceğine ve nasıl bir yol izleyeceğine bağlı olacak. Şeffaflık, hesap verebilirlik ve insani yardım odaklı bir yaklaşım, Kızılay'ın yeniden güvenilir bir kurum olarak itibarını kazanmasına yardımcı olabilir.