CHP'li Bakandan Şok Sözler: Emniyet Ailelere Ayar mı Veriyor?
Gündem

CHP'li Bakandan Şok Sözler: Emniyet Ailelere Ayar mı Veriyor?


11 April 20255 dk okuma17 görüntülenmeSon güncelleme: 27 June 2025

CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan, son günlerde gündeme gelen bir iddiayı sert bir dille eleştirdi. Bakan, gösterilere katılan üniversite öğrencilerinin ailelerinin polis tarafından aranmasını "kabul edilemez" olarak nitelendirdi ve bu durumun bir "korku devleti" yaratma çabası olduğunu savundu.

Hukuk Devleti mi, Korku Devleti mi?

Murat Bakan, yaptığı açıklamada, "Emniyet tarafından suç işlememiş bir üniversite öğrencisinin ailesi aranıyorsa, orada hukuk devleti değil; korku devleti vardır" ifadelerini kullandı. Bu sözleriyle, emniyetin yetkisini aşarak aileleri hedef almasının, hukuk devleti ilkesine aykırı olduğunu vurguladı. Bakan, bu tür uygulamaların gençlerin ifade özgürlüğünü kısıtladığını ve toplumda bir korku iklimi yarattığını belirtti.

Bakan'ın bu açıklamaları, son zamanlarda Türkiye'de yaşanan öğrenci protestoları ve bu protestolara yönelik polis müdahaleleriyle ilgili tartışmaları yeniden alevlendirdi. Özellikle üniversitelerde yaşanan olaylar, öğrencilerin ifade özgürlüğü ve protesto hakları konusunda endişeleri artırmıştı.

Emniyetin Rolü Ne Olmalı?

Murat Bakan, emniyetin görevinin suçluları yakalamak ve kamu düzenini sağlamak olduğunu, ailelere "ayar verme" gibi bir görevi olmadığını vurguladı. Bakan, emniyetin bu tür uygulamalarının, aileleri ve gençleri sindirme amacı taşıdığını ve bunun kabul edilemez olduğunu belirtti. Bakan ayrıca, bu tür uygulamaların hukuk devleti ilkesine aykırı olduğunu ve derhal sonlandırılması gerektiğini söyledi.

  • Emniyet suçluları yakalamalı.
  • Kamu düzenini sağlamalı.
  • Ailelere ayar verme gibi bir görevi olmamalı.

Sonuç

CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan'ın açıklamaları, Türkiye'de hukuk devleti ilkesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Emniyetin yetkisini aşarak aileleri hedef alması, toplumda büyük bir endişe yaratırken, bu tür uygulamaların derhal sonlandırılması gerektiği vurgulandı. Bu olay, Türkiye'de ifade özgürlüğü ve protesto hakları konusunda daha geniş bir tartışmanın fitilini ateşleyebilir.