CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, CHP'nin 21. Olağanüstü Kurultayı'nda önemli açıklamalarda bulundu. Bulut, kurultayın amacının dış müdahalelere karşı bir önlem almak olduğunu ve delegelerin bu birlikteliği sağlayacağını ifade etti. Özellikle son günlerde gündeme gelen kayyum meselesine dikkat çekerek, kurultayın bu tür müdahalelere karşı bir duruş sergileme amacı taşıdığını vurguladı.
CHP'de Demokrasi Vurgusu
Bulut, kurultayın diğer partilerden farklı olarak demokrasi şöleni şeklinde geçtiğini belirtti. Yandaş medyanın kurultayı kargaşa olarak gösterme çabalarına rağmen, aslında bunun bir demokrasi örneği olduğunu savundu. Genel başkan adaylığı dışında başka adayların da çıkabilme ihtimalinin olduğunu, ancak bunun gerçekleşmediğini ifade etti. Bu durumun, CHP'nin demokrasiye olan bağlılığını gösterdiğini ve diğer partilerde böyle bir durumun söz konusu olmadığını dile getirdi.
Bulut, "Bu diğer partilerin kurultaylarına benzemiyor. Bu görüntüleri alınca yandaş medya daha çok burada bir kargaşa varmış gibi anlatıyor ama aslında bu demokrasi. Örneğin genel başkanımızın adaylığı dışında bir başka genel başkan adaylığı söz konusuydu 60 delegeyle gayet rahat aday olabilirdi. Bunun örneğini daha önceki kongrelerde de gösterdik ama bu örnekte başka bir parti yok. Ne Adalet ve Kalkınma Partisi'nde böyle ikinci bir adayın çıkması ihtimali var ne de MHP'de yani Cumhur İttifakı'nda bu durumlar söz konusu değil. Haliyle bu bir demokrasi gösterisi," dedi.
Parti Meclisi Seçimleri ve Demokrasiye Katkısı
CHP'nin birincil karar organı olan Parti Meclisi'nin (PM) seçimlerinin de demokrasiye önemli bir katkı sağladığını belirten Bulut, delegelerin aday adayları arasından seçim yaparak PM'yi oluşturacağını söyledi. Bu sürecin, Türkiye'de demokrasiye kast eden yargı eliyle yapılan müdahalelere karşı bir örnek teşkil ettiğini vurguladı. Ön seçimlerin ve bu tür demokratik süreçlerin, Türkiye'deki demokrasi direncini artırdığını ifade etti.
Bulut, "CHP'nin birincil karar organı olan Parti Meclisi burada seçilecek. Bugün tüm delegeler seçilecek heyete, onun 3 katı kadar bir aday adayı oldu ve bunların adaylaşması listelenmesi sonrası da bin 400'e yakın delege sandıklarda tek tek seçtiler. O insanları en az 60 kişi seçti. Bunlara tek tek bakılacak ve CHP'nin birincil karar organı olan Parti Meclisi burada seçilecek. Türkiye'de son dönemde çokça demokrasiye kast eden yargı eliyle özellikle müdahaleler var. Bu tür örnekler ön seçim aynı şekilde demokrasimizin ne kadar güçlü olduğunu da gösteriyor. Türkiye'de kötü örnekler kadar iyi örnekler olduğunu da gösteriyor. Bu demokrasi direncimizi artıran önemli göstergeler," şeklinde konuştu.
Kurultaydan Birlik ve Bütünlük Mesajı
Burhanettin Bulut, oy kullanma işleminin sona ermesiyle birlikte kurultayda bir bütünlük görüntüsünün ortaya çıktığını dile getirdi. Kurultayın sloganının "İrade Milletindir" ve "İrade Delegenindir" olduğunu hatırlatarak, delegelerin kendi iradelerini kullanarak karar vereceklerini ifade etti. Bir önceki kurultayda yaşananları örnek göstererek, delegelerin beklenmedik kararlar alabileceğini ve bu kurultayda da benzer bir durumun yaşanabileceğini belirtti.
Bulut, "Oy kullanma bittiği için bunu rahatlıkla söyleyebilirim bir bütünlük görüntüsü var. Sonuçta bu kurultay bizim kendi isteğimizle yapılan bir kurultay değil. Dış müdahaleler ve özellikle son günlerde çokça konuşulan kayyum meselesi üzerine bir ön almaydı, bir tedbirdi. O nedenle delege de o bu bütünlüğü sağlayacak. Listenin bir bütün halinde çıkacağı kanaatindeyim. Başka genel başkan adayı olmaması da bunun göstergesi. Bu kadar uzun süreli bir kurultay olmasına rağmen, çokça aday olmasına rağmen, delegeler saatlerce bekleyerek oy kullanmasına rağmen bu kurultayın sonunda yine bir bütünlük çıkacak," dedi.
Sonuç olarak, CHP'nin 21. Olağanüstü Kurultayı, dış müdahalelere karşı birlik ve beraberlik mesajı verme amacı taşıdı. Burhanettin Bulut'un açıklamaları, kurultayın demokrasiye olan bağlılığı ve kayyum iddialarına karşı bir duruş sergileme niyetini ortaya koydu. Kurultaydan çıkacak sonuçların, CHP'nin geleceği ve Türkiye siyaseti açısından önemli etkileri olacağı düşünülüyor.