Avrupa Birliği (AB), savunma alanında yeni bir döneme girerken, Türkiye'nin bu süreçteki rolü merak konusu olmaya devam ediyor. Özellikle 150 milyar avroluk devasa bir savunma bütçesi oluşturulurken, Türkiye'nin bu projede nasıl bir yer alacağı büyük bir merakla bekleniyor. AB kaynaklarından sızan bilgilere göre, "SAFE" adlı savunma programına Türkiye'nin yüzde 35 oranında katılım hakkı olabileceği iddiaları gündeme bomba gibi düştü.

Türkiye'nin AB Savunmasındaki Potansiyeli

AB'nin savunma alanındaki yeni arayışları, özellikle ABD'de Donald Trump yönetiminin ardından hız kazanmış durumda. Bu kapsamda "SAFE" adı verilen yeni bir düzenleme tartışılıyor. Bu düzenleme, AB üyesi ülkelere savunma yatırımları için 150 milyar avro tutarında ucuz kredi imkanı sunmayı hedefliyor. Ancak, AB'ye tam üye olmayan müzakereci devletlerin, özellikle de Türkiye'nin bu düzenlemedeki konumu büyük bir tartışma konusu.

Politico'da yer alan bir habere göre, Almanya AB üyesi olmayan ülkelerin de katılımını savunurken, Fransa, Brexit ile AB'den ayrılan İngiltere'ye kesinlikle karşı çıkıyor. Bu iç tartışmalarda Türkiye'nin konumu da önemli bir yer tutuyor. To Vima gazetesi ise Avrupa Komisyonu kaynaklarına dayandırdığı haberinde ilginç bir iddiayı gündeme getirdi. Bu iddiaya göre, AB kaynakları Türkiye'nin bir savunma ürününe yüzde 35'e kadar katkıda bulunabileceğini belirtiyor.

Türkiye'nin NATO'daki gücü ve savunma sanayindeki ilerlemeleri göz önüne alındığında, bu iddia aslında şaşırtıcı değil. Türkiye, NATO'nun ikinci büyük ordusuna sahip olması ve son yıllarda savunma sanayinde kaydettiği önemli gelişmelerle Avrupa'nın güvenliğinde kilit bir rol oynuyor. Bu nedenle, AB'nin savunma alanında Türkiye'siz eksik kalacağı görüşü giderek güçleniyor.

Emekli diplomat Uluç Özülker'in konuyla ilgili yaptığı açıklamalar da bu durumu destekler nitelikte: "Türkiye, NATO'nun ikinci büyük ordusuyla Avrupa'nın güvenliğinde kilit rol oynuyor. AB, savunma alanında Türkiye'siz eksik kalır."

Türkiye'nin Katkısı Ne Anlama Geliyor?

Türkiye'nin AB savunmasına yüzde 35 oranında katkı sağlayabileceği iddiası, çeşitli senaryoları beraberinde getiriyor. Bu durum, Türkiye'nin AB savunma projelerinde daha aktif rol alabileceği, teknoloji transferi ve ortak üretim gibi alanlarda iş birliğinin artabileceği anlamına gelebilir. Ayrıca, Türkiye'nin savunma sanayindeki gücünü AB pazarına daha etkin bir şekilde sunmasına da olanak sağlayabilir.

Ancak, bu durumun gerçekleşebilmesi için öncelikle AB içindeki siyasi engellerin aşılması gerekiyor. Özellikle Fransa'nın İngiltere'ye karşı tutumu ve bazı ülkelerin Türkiye'ye yönelik çekinceleri, bu sürecin önünde önemli bir engel teşkil ediyor. Bu nedenle, Türkiye'nin AB savunmasına katılımı konusundaki nihai karar, siyasi müzakereler ve uzlaşmalar sonucunda şekillenecek.

Sonuç

AB'nin savunma alanındaki yeni yapılanması ve Türkiye'nin bu süreçteki potansiyel rolü, önümüzdeki dönemde yakından takip edilmesi gereken önemli bir konu. Türkiye'nin AB savunmasına katılımı, hem Türkiye-AB ilişkileri açısından hem de Avrupa'nın güvenliği açısından önemli sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, tarafların karşılıklı çıkarları doğrultusunda hareket ederek, iş birliği ve diyalog zemininde bir çözüm bulması büyük önem taşıyor.