
Türkiye'de Şok Eden Gelir Uçurumu! Kimler Zenginleşiyor?
Türkiye ekonomisi zorlu bir süreçten geçerken, gelir dağılımındaki adaletsizlik giderek daha belirgin hale geliyor. Bir yanda dolar milyonerlerinin sayısı artarken, diğer yanda milyonlarca vatandaş geçim sıkıntısıyla mücadele ediyor. Bu durum, ekonomik büyümenin toplumun geneline yansımadığı ve gelir eşitsizliğinin derinleştiği gerçeğini gözler önüne seriyor.
Türkiye'de Dolar Milyonerleri Artarken Orta Direk Yok Oluyor
UBS'nin Küresel Zenginlik Raporu 2025'e göre, Türkiye'de sadece bir yıl içinde 7 bin kişi daha dolar milyoneri oldu. Bu durum, küçük bir azınlığın servetini katladığı, ancak toplumun büyük bir kesiminin ekonomik zorluklar yaşadığı anlamına geliyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz, "Artık toplum gelir düzeyi bakımından ikiye ayrılıyor: nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturan dar gelirliler ile nüfusun çok küçük bir azınlığını oluşturan ve iktidar tarafından 'Vergi affı ve adrese teslim ihaleler' ile sermayelerini katlayan hiper zenginler. Orta direk artık yok" şeklinde konuştu.
Yavuzyılmaz, kötü ekonomi yönetiminin Türkiye'yi birçok alanda dışa bağımlı hale getirdiğini, sürekli yüksek enflasyon baskısı altında bıraktığını ve gelir adaletsizliğiyle boğuşan bir ülke yarattığını vurguladı. Akaryakıt fiyatlarındaki artışlar da bu durumun bir sonucu olarak gösteriliyor.
Açlık ve Yoksulluk Sınırları Alarm Veriyor
Toplumun alt gelir gruplarında ise durum daha da vahim. BİSAM'ın Mayıs 2025 raporuna göre, 4 kişilik bir ailenin sadece gıda için yapması gereken harcama (açlık sınırı) 23.615 TL, yoksulluk sınırı ise 81.686 TL'ye ulaştı. Bekar bir işçinin yaşama maliyeti ise 37.912 TL'ye çıkmış durumda. Bu rakamlar, milyonlarca insanın temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığını gösteriyor.
- Açlık Sınırı (4 kişilik aile): 23.615 TL
- Yoksulluk Sınırı (4 kişilik aile): 81.686 TL
- Bekar İşçi Yaşam Maliyeti: 37.912 TL
Gelir Dağılımındaki Uçurum Yapısal Bir Çöküşün İşareti mi?
TÜİK verileri de gelir dağılımındaki dengesizliği doğruluyor. En zengin yüzde 25'lik kesimin toplam gelirden aldığı pay 2024 itibarıyla yüzde 54.1'e yükseldi. Bu, ülkenin ekonomik büyüklüğünün büyük bir kısmının küçük bir azınlık tarafından paylaşıldığı anlamına geliyor. Geniş toplum kesimlerinin yoksullaşması, Türkiye'deki gelir eşitsizliğinin artık sadece bir sosyal sorun değil, yapısal bir çöküş sinyali olduğunu gösteriyor.
Gerçek işsiz sayısının 13 milyona yaklaştığı bir ortamda, ekonomik büyüklükle övünülmesine rağmen geniş toplum kesimlerinin yoksullaşması, Türkiye'deki gelir eşitsizliğinin vahametini gözler önüne seriyor. Bu durum, ekonomik politikaların yeniden gözden geçirilmesi ve gelir dağılımını iyileştirmeye yönelik adımlar atılması gerektiğini açıkça ortaya koyuyor.