
Son Ayakkabı Tamircileri! Bu Meslek Bizimle Bitiyor Mu?
Sinop'un Türkeli ilçesinde yaşayan Selim ve Nedim Özdemir kardeşler, 45 yıldır ayakkabı tamirciliği yaparak geçimlerini sağlıyorlar. Ancak bu köklü meslek, çırak yetişmediği için yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Özdemir kardeşler, bu durumdan duydukları üzüntüyü dile getiriyor.
Ayakkabı Tamirciliği: Bir Zamanların Gözde Mesleği
Ayakkabı tamirciliği, geçmişte oldukça rağbet gören bir meslekti. İnsanlar, yıpranan ayakkabılarını tamir ettirerek uzun süre kullanabiliyorlardı. Ancak günümüzde, hazır ve ucuz ayakkabıların yaygınlaşmasıyla birlikte, ayakkabı tamirciliğine olan talep azalmış durumda.
Özdemir kardeşler de bu değişimi yakından gözlemliyor. Selim Özdemir, "Bu meslek her zaman geçerlidir. Çevre ilçelerden de müşterilerim geliyor. Zorlu zamanlarda bile ihtiyaç duyulan bir iş. İş yönünden hiçbir sıkıntımız yok." dese de, çırak yetişmemesi nedeniyle mesleğin geleceği konusunda endişeli.
Çırak Bulmak Neden Bu Kadar Zor?
Peki, ayakkabı tamirciliğine çırak bulmak neden bu kadar zor? Bunun birkaç nedeni var:
- Mesleğin getirisi az: Ayakkabı tamirciliği, günümüzde çok para kazandıran bir meslek değil. Bu nedenle gençler, daha iyi gelir elde edebilecekleri farklı işlere yöneliyorlar.
- Zor ve zahmetli bir iş: Ayakkabı tamirciliği, el becerisi ve sabır gerektiren bir iş. Sürekli ayakta çalışmak ve ağır malzemelerle uğraşmak da cabası.
- Toplumdaki algı: Bazı insanlar, ayakkabı tamirciliğini "aşağı" bir iş olarak görüyorlar. Bu da gençlerin bu mesleğe yönelmesini engelliyor.
"Bizden Sonra Bu Meslek Yok Olacak"
Nedim Özdemir, "İlkokulu bitirdikten sonra abimle birlikte meslek hayatına atıldık. O günden bugüne 45 yıldır birlikte çalışıyoruz. Ayakkabı tamiri ve satışını birlikte yapıyoruz. Bizden sonra zaten maalesef çırak yetişmiyor. Kaybolan zanaatlardan biri de ayakkabı zanaatı. Birçok meslek olduğu gibi bu meslekte de çırak yok. Olmayacak gibi de. Bizden sonra bu meslek yok olacak." diyerek mesleğin geleceği hakkında karamsar bir tablo çiziyor.
Özdemir kardeşlerin hikayesi, kaybolmaya yüz tutmuş birçok zanaatın ortak kaderini gözler önüne seriyor. Acaba bu zanaatları yaşatmak için neler yapılabilir? Bu konuda neler yapılabileceği ve yetkililerin bu konuda nasıl bir yol izleyeceği merak konusu.