Rusya ve Çin Ortaklığı: Batı'ya Meydan Okuma mı?
Ekonomi

Rusya ve Çin Ortaklığı: Batı'ya Meydan Okuma mı?


28 May 20255 dk okuma20 görüntülenmeSon güncelleme: 11 July 2025

Küresel düzenin yeniden yapılanma sürecinde, Rusya ve Çin'in yakınlaşması uluslararası arenada merakla takip ediliyor. İki ülkeyi 2000'li yılların başlarından itibaren birbirine yaklaştıran temel faktörler, ABD'nin tek kutuplu dünya modeli ısrarı ve her iki ülkeye yönelik çifte çevreleme politikası oldu. Peki, bu yakınlaşma ne kadar sürdürülebilir ve küresel güç dengesini nasıl etkileyecek?

Rusya-Çin İlişkisinin Temel Dinamikleri

Son 25 yılda, Batı'ya karşı bir denge arayışında olan Rusya ve Çin, birbirlerine yakınlaşmaya başladı. Ancak, bu yakınlaşma uluslararası düşünce kuruluşları tarafından ortak vizyondan ziyade, ortak kaygılara dayandırılıyor. Rusya ile Çin arasındaki en önemli sorun, ilişkideki asimetrik güç dengesi. Çin, devasa ekonomik büyüklüğü ve üretim gücüyle küresel bir dev iken, Rusya enerji kaynaklarıyla öne çıkıyor ve yaptırımlar nedeniyle Çin'e daha bağımlı hale geliyor. Bu durum, Moskova'da artan bir "junior partner" kaygısına yol açıyor.

  • Ekonomik Dengesizlik: Çin'in ekonomik üstünlüğü, Rusya'nın manevra alanını kısıtlıyor.
  • Demografik Tehdit: Sibirya ve Rusya'nın uzak doğusunda artan Çinli işçi ve girişimcilerin varlığı, Moskova için demografik bir tehdit olarak algılanıyor.
  • Orta Asya Rekabeti: Her iki ülke de Orta Asya'yı kendi etki alanı olarak görüyor ve bu durum örtülü bir rekabete yol açıyor.

Zorunlu Bir Ortaklık mı?

Çin ile yakınlaşma, Rusya için bir dış politika tercihinden ziyade, içerideki ekonomik zorlukları aşma çabasına dönüşmüş durumda. Rus dış politikası geleneksel olarak büyük güç dengesi üzerine kurulu olduğundan, ekonomik ilişkilerdeki dengesizliği başka alanlarda dengelemek istiyor. Ancak, Batı ile ilişkilerindeki gerginlik nedeniyle, Rusya'nın manevra alanı daralmış durumda.

Gelecekte Neler Beklenebilir?

Rusya ile Çin'in ilişkisi, 21. yüzyılın jeopolitik denkleminde önemli bir yere sahip. Ancak, bu ilişkiyi klasik anlamda bir stratejik ittifak olarak tanımlamak yanıltıcı olur. Bu, şartların zorladığı, güvensizlikle örülmüş, ancak geçici ortak menfaatler üzerine kurulmuş bir "soğuk yakınlık" gibi duruyor. BRICS çatısı altında iki ülkenin işbirliğini ne düzeyde ilerletebileceği, bu ilişkinin geleceği hakkında önemli ipuçları verecek. Dolara karşı yeni bir uluslararası ödeme sistemi kurma arayışı başta olmak üzere, enerji, finans ve lojistik alanında iki ülke arasında yoğunlaşabilecek işbirliğini Batı dünyası dikkatle takip edecek.

Sonuç olarak, Rusya ve Çin arasındaki bu karmaşık ilişki, küresel güç dengesinin geleceği açısından kritik bir öneme sahip. İki ülkenin arasındaki ortaklık, Batı'ya karşı bir denge unsuru oluştururken, aynı zamanda kendi içlerinde de çeşitli gerilimleri barındırıyor. Bu durum, önümüzdeki dönemde uluslararası ilişkilerde daha da belirgin hale gelecektir.